ETRÜSKLER

Tarihleri 30 bin yıl öncesine kadar tespit edilen Etrüskler, ilk medeniyetin ve yazının mucitleridir.  Onlara ait 17 bin yıl yaşında olduğu karbon testi ile belirlenen tabletlerdeki lisanın Türkçe olduğunun ortaya çıkması ile  atalarımız oldukları ve dünyanın tümünü dolaştıkları, bugün kilimlerimizde de yaşayan sembollerinin yayıldığı geniş coğrafyadan anlaşılmaktadır. 

Bu keşifler değerli dilbilimci Kazak Türklerinden Kazım Mirşan beyin kişisel gayreti ile yapılmıştır.  Aslında bir inşaat mühendisi olan Kazım Bey, ilmen de Fransa ve Italya tarafından kabul edilen bu keşiflerini İtalya ve Fransa'da bulunan tabletlerdeki yazıyı çözerek yapmıştır.  Kendisi 80 yaşını aşmıştır ve halen Bodrumda yaşamaktadır. İnternetten ismi ile bulunabilmektedir. Araştırma ve keşiflerini çok sayıda kitapta toplamıştır. Kitapları doğrudan kendisinden alınabilmektedir.

Hazar Denizi doğusundan Fransa Güneyine kadar uzanan geniş coğrafyada binlerce yıl öncesinden kalma bu yazı örnekleri vardır. Daha önemliside bu örnekler Etrüskler vasıtası ile ırkımızla ilişkilendirilebilmektedir. Hatta o kadar enteresandır ki, alfabesi dahil tüm Latin ve Yunan kültürü yaşayış biçimi ve lisanlarındaki kilit kelimeler Etrüsk yani Türk esaslıdır. Ürgen= organ orijini Türkçedir fakat bize ait olduğu halde lisanımıza yabancı köktenmiş gibi tekrar girmiştir. Şütüstü = Kaymak,  aslıağıl = Stable bu tür kelimelerden bazılarıdır. Değerli dilbilimci Kazım Mirşan aslı Türkçe olan fakat Avrupa dillerinde yaşayan 66 kelime tespit etmiştir.

Kazım Bey sadece bu tabletlerdeki yazıları çözmemiş yaptığı yorumlarla da o çok çok eski devirlerdeki yaşama ve hasletlere ışık tutmuştur.  O çağlarda bile aile bilincinin var olduğunu ve daha sonra toplum bilincini oluşturduğu buna paralel olarakta yazının geliştiğini Sayın Mirşanın yorumlarından anlıyoruz. 

Ailelerin yaptığı işlerden kaynaklanan ve o ailenin soyadı haline gelen semboller ilk önceleri sahiplenilen arazinin işaretleri olarak kullanılmış. Daha sonraları gelecek nesillere daha fazla bilgi aktarabilmek için bu sembollere ilaveler yapılmıştır ve bu şekilde hiyeroglif olarak adlandırılan sembollerle anlatım tekniği doğmuştur.

Sonradan bu teknik Etrüsk’lerce ilerletilerek yazı içat edilmiştir. Aslında yazının icadını zorlayan husus toplumun ilerleyerek bir hükümdar etrafında toplanması neticesinde mukadder olan devlet organizasyonunun ihtiyaç hissetmesidir.

Yazılı anlatım tekniğinin başlangıcı olan on binlerce yıl önce çizilmiş bu İlk semboller hala, kilim ve halılarımızda yaşamaktadır. Bu semboller Amerikan  ve Kanada Kızılderililerinde, Amerika kıtasının en güney ucunda bulunan Şili’ye ait Punto Arenas şehrinde, Terra Fuego (hırçın bölge)  olarak bilinen adanın güney ucunda olan Arjantinin ve dünyanın en güney yerleşim ucu olan Usuaia şehrinde yaşamaktadır. 

İspanyol vahşeti yüzünden sayıları çok azalmış olan Yagan halkının lisanı üzerinde İngiliz bir papaz olan Thomas Bridges araştırma yapmış ve 32 bin kelimelik bir sözlğük yazmıştır. Sözlüğe ulaşamadım ama bu lisanın yapısının izahını internetten okudum. Türkçe’yi tarif etmiş olduklarını hayretle gördüm. Internette yaptığım araştırmadan sözlüğün kayıp olduğunu öğrendim.  Amerikan ulusal kütüphanesinde Yagan gramerinin tanımı olduğu iddia edilen 150 sayfalık bir çalışmanın var olduğu da internette ifade edilmektedir.   16 Nisan, 2009.

devam edecek!